Ermeni Meselesi (Armenian Genocide)
 
  Ana Sayfa
  Ermeni soykırımı iddialarını Atatürk nasıl yanıtlamıştı?
  Uğur Mumcu'dan Gizli Belgelerle Ermeni Olayı
  Nutuk'ta Ermeni Konusu
  Ermeni soykırımı iddiaları
  Ermeni Soykırımı Dedikleri
  Yer Değiştirme (Tehcir)
  Xocalı Soyqırımı
  Ermeni Yasa Tasarısı'nın İçeriği ve İddialara Verilen Cevaplar
  Neden Soykırım Değil
  Cezayir'deki Fransız Vahşeti
  Ingilizlerin Aborjin Soykırımı
  AB'nin Katliam ve Soykırım Sicili Raporu
  Bizi Suclayanlara Bir Bakalım
  Forum
  Faydalı Site ve Programlar
  Faydalı Linkler
  Sinema İzleyin
  DJ lik Yap
  İlginc Bir Zeka Testi
  Kardes Siteler
  Siteni Ekle (Reklam)
  Ziyaretçi defteri
  İletişim
  Uğur MUMCU
  => Eserleri - 1
  => Eserleri - 2
  => Eserleri - 3
  => Ödülleri
  => Öldürülmesinden Sonra Verilen Ödüller
  => Sesleniş
  Anıtkabir Özel Defteri
  Hoşgeldiniz
Sesleniş



UĞUR MUMCU

( 1942 - 1993 )



SESLENİŞ


Dağ gibi karayağız birer delikanlıydık.
Babamız sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi.
Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken
bizler bir mumun ışığında bitirirdik kitaplarımızı.
Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini,
yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya.
Ecelsiz öldürüldük. Dövüldük, vurulduk, asıldık.



Vurulduk ey halkım, unutma bizi...



Yoksulluğun bükemediği bileklerimize çelik kelepçeler takıldı.
İşkence hücrelerinde sabahladık kaç kez.
İsteseydik, diplomalarımızı, mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık.
Mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık.
Yazlık kışlık katlarımız, arabalarımız olurdu.
Yüreğimiz, işçiyle birlikte attı.
Yaşamımızın en güzel yıllarını, birer taze çiçek gibi verdik topluma.
Bizleri yok etmek istediler hep.



Öldürüldük ey halkım unutma bizi...



Fidan gibi genç kızlardık.
Hayat, şakırdayan bir şelale gibi akardı göz bebeklerimizden.
Yirmi yaşında, yirmi bir yaşında, yirmi iki yaşında,
işkencecilerin acımasız ellerine terk edildik.
Direndik küçük yüreğimizle, direndik genç kızlık gururumuzla.
Tükürülesi suratlarına karşı,
bahar çiçekleri gibi taptaze inançlarımızı fırlattık boş birer eldiven gibi.
Utanmadılar insanlıklarından, utanmadılar erkekliklerinden.



Hücrelere atıldık ey halkım, unutma bizi...



Ölümcül hastaydık. Bağırsaklarımız düğümlenmişti.
Hipokrat yemini etmiş doktor kimlikli işkencecilerin elinde
öldürüldük acımaksızın.
Gelinliklerimizin ütüsü bozulmamıştı daha.
Cezaevlerine kilitlenmiş kocalarımızın taptaze duygularına,
birer mezar taşı gibi savrulduk.
Vicdan sustu. Hukuk sustu, insanlık sustu.



Göz göre göre öldürüldük ey halkım, unutma bizi...



Kanserdik. Ölüm, her gün bir sinsi yılan gibi dolaşıyordu derilerimizde.
Uydurma davalarla kapattılar hücrelere.
Hastaydık. yurtdışına gitseydik kurtulurduk belki.
Bir buçuk yaşındaki kızlarımızı öksüz bırakmazdık.
Önce kolumuzu, omuz başından keserek,
yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak fırlattık önlerine.
Sonra da otuz iki yaşında bırakıp gittik bu dünyayı, ecelsiz.



Öldürüldük ey halkım, unutma bizi...



Giresun'daki köylüler, sizin için öldük.
Ege'deki tütün işçileri, sizin için öldük.
Doğudaki topraksız köylüler, sizin için öldük.
İstanbul'daki, Ankara'daki işçiler sizin için öldük.
Adana'da, paramparça elleriyle, ak pamuk toplayan işçiler, sizin için öldük.



Vurulduk, asıldık, öldürüldük ey halkım, unutma bizi...



Bağımsızlık, Mustafa Kemal'den armağandı bize.
Emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen ülkemizin
bağımsızlığı için kan döktük sokaklara.
Mezar taşlarımıza basa basa, devleti yönetenler,
gizli emirlerle başlarımızı ezmek, kanlarımızı emmek istediler.
Amerikan üsleri kaldırılsın dedik, sokak ortasında sorgusuz sualsiz vurdular.



Yirmi iki yaşlarındaydık öldürüldüğümüzde ey halkım, unutma bizi...



Yabancı petrol şirketlerine karşı devletimizi savunduk;komunist dediler.
Ülkemiz bağımsız değil dedik; kelepçeyle geldiler üstümüze.
Kurtuluş Savaşı'nda emperyalizme karşı dalgalandırdığımız bayrağımızı
daha dik tutabilmekti bütün çabamız.
Bir kez dinlemediler bizi. Bir kez anlamak istemediler.



Vurulduk ey halkım unutma bizi...



Henüz çocukluğumuzu bile yaşamamıştık.
Bir kadın eli değmemişti ellerimize.
Bir sevgiliden mektup bile almamıştık daha.
Bir gece sabaha karşı, pranga vurulmuş ellerimiz ve ayaklarımızla
çıkarıldık idam sehpalarına.
Herkes tanıktır ki korkmadık. İçimiz titremedi hiç.
Mezar toprağı gibi taptaze,
mezar taşı gibi dimdik boynumuzu uzattık yağlı kementlere.



Asıldık ey halkım, unutma bizi...



Bizi öldürenler , bizi asanlar, bizi sokak ortasında vuranlar,
ağabeyimiz, babamız yaşlarındaydılar.
Ya bu düzenin kirli çarklarına ortak olmuşlardı,
ya da susmuşlardı bütün olup bitenlere.
Öfkelerini bir gün bile karşısındakilere bağırmamış insanların
gözleri önünde öldürüldük.
Hukuk adına, özgürlük adına, demokrasi adına,
batı uygarlığı adına, bizleri, bir şafak vakti ipe çektiler.



Korkmadan öldük ey halkım, unutma bizi...



Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım, unutma bizi...
Bir gün sesimiz, hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım, unutma bizi.



Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz şimdi.,
hep birlikteyiz ey halkım, unutma bizi,
unutma bizi,
unutma bizi...


UĞUR MUMCU



Saygı ve rahmetle anıyoruz ...
Bugün 7 ziyaretçi (262 klik) kişi burdaydı!
Artıway  
 
Kullanıcı adı:
Şifre:
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol