|
|
|
|
Eserleri - 1 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Mobilya Dosyası (1975)
"Yurttaşın binbir güçlükle verdiği vergiler,..Başbakanın yeğenine aktarılmakta ve demokratik düzen, kardeşler yeğenler saltanatı sağlamaya yaratmaktadır. Son yıllarda muhtıralar alınıp sehpalarında delikanlılar sallandırılmış ve sonunda işte böyle, Başbakanın yeğeni zengin edilmiştir. Yaşasın hür teşebbüse dayalı çok partili düzenimiz!....
Suçlular Ve Güçlüler (1975)
"Yargıcıyla, avukatıyla tüm hukukçular esir alınmıştı Hitler rejimince. Hukuk profesörleri birer papağan, yargıçlar ise oyuncaktı Hitler'in elinde. Bugün Hitler'e uşaklık etmiş yargıçlara hukukçu demek mümkün müdür artık? Bunlar, siyasal cinayetlerin kiralık katilleridir. Bir yüksek kürsüye cübbeyle çıkmak, cellatlığa meşruiyet kazandıramaz hiçbir zaman."
Uğur Mumcu
Sakıncalı Piyade (1977)
"Ellerin dert görmesin Uğur Mumcu! Sakıncalı Piyade'yi yazdığın için, eline sağlık, ağzına sağlık, canına sağlık. Kendi yazdıklarıma gülemem. Ama senin yazdıklarını gülerek okudum. 'Acı acı gülmek' deyimi vardır ya, işte öyle acı acı güldüm." Aziz Nesin
Bir Pulsuz Dilekçe (1977)
"Uğur Mumcu'nun bu kitabı, Suçlular ve Güçlüler ile başlayan bir dizinin ikinci kitabı gibidir. Suçlular ve Güçlüler'de Mumcu, 12 Mart rejiminin sorumlularıyla, genellemeler halinde değil somut olarak, tek tek, isim isim uğraşmıştı. Bir Pulsuz Dilekçe'de de 12 Mart döneminin arkasından gelen ve aslında onun uzantısı olmaya çabalayan Milliyetçi Cephe Rejimi'nin marifetleri ve marifetlileriyle uğraşıyor. Gene tek tek, gene isim isim..."
-Altan Öymen-
Büyüklerimiz (1978)
Siyasal içerikli yazılarıyla bir köşe yazarı olarak bildiğimiz Uğur Mumcu bu kitapta, 1980 öncesinde siyasal yaşamda adı duyulan, belli dönemlere damgasını vurmuş birçok ünlünün yaşam öykülerini, siyasal geçmişlerini, bir güldürü yazarının ustalığı ile anlatıyor. Mumcu'nun, o dönemde Politika ve Çivi gazetelerinde Mehmet Ferda takma adıyla yayınladığı bu yaşam öyküleri, zamanın "ünlü Türk büyükleri" (!) için birer kimlik kartı niteliğinde.
Genç okuyucular, bu, kerameti kendilerinden menkul ünlü(!)lerin bir kısmını tanımayabilirler. Ama haksızlık etmesinler; böyle ünlülerin günümüzde de birçok örneği yok mu? Kitaptaki adların yerine, bugün tanıdıkları ünlülerin adını yazsalar, çok fazla şey değişmeyeceğini görecekler.
Çıkmaz Sokak
"Sosyalistler için tek yol vardır. O yol, silahla değil, namlu ucuyla değil, mermi çekirdeği ile değil düşünce ile inançla açılır. Bu yol düşüncelerle, inançlarla ışıldar ve kitlelere ulaşır. Sosyalizme inanmak, işçi sınıfına inanmak demektir. Kaynağını işçi sınıfında bulmayan düşünce ve eylemler, ancak ve ancak blankizm ve anarşizmin yol ve yöntemleri olur.
... 12 Mart öncesi ve sonrası gençlik eylemlerinin önde gelen liderleri, cezaevinde birbirine yüz seksen derece ters görüşleri savunabiliyorlar. Ertuğrul Kürkçü, Yusuf Küpeli ve İlkay Demir aynı davada, aynı eylemlerden sorumlu tutularak yargılandılar; bugünse birbirleriyle çok ayrı çizgidedirler."
Tüfek İcad Oldu
"Yenilmeyen güç odur. Halkın gücüdür, halkın örgütlü gücüdür. Asya'da ve Afrika'da dirilen ve direnen halklar, bu örgütlü gücün yediveren bağımsızlık gülleridir. İş, bu gücü örgütlemektedir; hüner, bu gücü her gün bilenen bilinçle ayakta tutabilmektedir."
Silah Kaçakçılığı Ve Terör (1981)
"Bu kitabın yazılmasındaki amaç, terörün silah kaçakçılığıyla ilgisini ortaya koymak ve kamuoyunu bu konuda uyarmaktır. Eğer değinilen olaylar, sergilenen belgeler ve önerilen çözüm yolları, terörün bir yönünü aydınlatmaya ve okurları belli konular üzerinde düşünmeye yöneltmişse amaca ulaşılmış demektir.
Silahların yokolduğu, düşüncelerin barış ortamlarında özgürce tartışılabileceği bir Türkiye özlemi ile kitabımı noktalıyorum."
Söz Meclisten İçeri (1981)
"Bu kitabın içinde eleştiri konusu, kurum olarak parlamento değildir. Parlamentoları oluşturan kişilerin aritmetik çoğunluğu da değildir. Bu kitap ile yalnızca, parlamento çalışmalarını engelleyen, kürsülerde yurt ve dünya sorunlarının özgürce konuşulmasını engelleyen sorumsuz bir azınlık eleştirilmiş, bu azınlığın sergilediği çirkinlikler eleştiri konusu yapılmıştır."
Ağca Dosyası (1983)
"Ağca olayında söz söyleyebilmek için bizim Türkiye olarak öncelikle ve kesinlikle İpekçi cinayetini aydınlatmamız gerekli. Bunu bu aşamaya kadar yapmış değiliz.
Abdi İpekçi'nin öldürülmesi olayında birinci derecede sorumlu olan ve Ağca'yı, İpekçi'yi öldürmesi için azmettiren Mehmet Şener, İsviçre'de yakalanmış ancak Türkiye'ye getirilmesi bu güne kadar sağlanamamıştır. Mehmet Şener Türkiye'de yargılanmazsa, İpekçi cinayeti hiçbir zaman aydınlatılamaz. Adalet Bakanlığı kamuoyuna, hiç olmazsa Şener'in niçin bugüne kadar Türkiye'ye getirtilmesinin sağlanamadığını açıklamalıdır."
-Uğur Mumcu-
Uğur Mumcu'nun Ağca olayı ile ilgili olarak üzerinde ısrarla durduğu isimlerden birisi de Oral Çelik'ti. Şener'den farklı olarak, Çelik Türkiye'ye geldi, getirildi. Ama susuyor. Ülkesinin yargı organlarına konuşmayan Çelik'in, konuşmak için yabancı televizyon kanallarından yüzlerce trilyon istediği düşünülürse, Mumcu'nun ısrarları herhalde daha iyi anlaşılacaktır. |
Bugün 86 ziyaretçi (99 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
|
|