Ermeni Meselesi (Armenian Genocide)
 
  Ana Sayfa
  Ermeni soykırımı iddialarını Atatürk nasıl yanıtlamıştı?
  Uğur Mumcu'dan Gizli Belgelerle Ermeni Olayı
  Nutuk'ta Ermeni Konusu
  Ermeni soykırımı iddiaları
  Ermeni Soykırımı Dedikleri
  Yer Değiştirme (Tehcir)
  Xocalı Soyqırımı
  Ermeni Yasa Tasarısı'nın İçeriği ve İddialara Verilen Cevaplar
  Neden Soykırım Değil
  Cezayir'deki Fransız Vahşeti
  Ingilizlerin Aborjin Soykırımı
  AB'nin Katliam ve Soykırım Sicili Raporu
  Bizi Suclayanlara Bir Bakalım
  Forum
  Faydalı Site ve Programlar
  Faydalı Linkler
  Sinema İzleyin
  DJ lik Yap
  İlginc Bir Zeka Testi
  Kardes Siteler
  Siteni Ekle (Reklam)
  Ziyaretçi defteri
  İletişim
  Uğur MUMCU
  => Eserleri - 1
  => Eserleri - 2
  => Eserleri - 3
  => Ödülleri
  => Öldürülmesinden Sonra Verilen Ödüller
  => Sesleniş
  Anıtkabir Özel Defteri
  Hoşgeldiniz
Eserleri - 3
40'ların Cadı Kazanı

"Gazetecinin ve tarihçinin işlevleri ayrıdır. Gazeteciler, tarih yazmazlar; tarihçilerin yararlanacağı kaynakları bulmaya ve sunmaya çalışırlar.

Tarihçinin görevi başkadır. Tarihçi, tarih yazarken, anılardan ve belgelerden yararlanır. 40'lı yıllarla ilgili birçok anı yayınlandı. Bu dönemde yaşanan olayların hemen hepsi, ayrı ayrı incelenmeye değer konulardır.

Amacım kuşbakışı da olsa 40'lı yılları biraz daha yakından görebilmek ve gösterebilmekti. 40'lı yıllar bugünleri de yönlendiriyor. Cadı kazanları bugün de kaynıyor. Kazanlarda yananlar, kazanların altına odun atanlar, bugün başka başka insanlar. Ama sonuç değişiyor mu? Hayır!"

Gazi Paşa'ya Suikast

"Atatürk dönemi ile 2'nci Dünya Savaşı yıllarının da gereğince incelenebilmesi, cumhurbaşkanlığı arşivi ile dışişleri bakanlığı gizli dosyalarının, çift aylı, kırmızı damgalı yasaklardan kurtarılıp araştırmacılara açılmasına bağlıdır. Amerikan, İngiliz, Alman ve Fransız belgeleri üzerindeki yasaklar çoktan kalktı; bizde, yasak olmayan yazışma ve tutanakları incelemek bile olanaksızdır. Yakın tarihi inceleyemezsek, bugünü nasıl anlayacağız?!"

Söze Nereden Başlasam

Bu kitapta, Uğur Mumcu'nun, Atilla İlhan ve Adalet Ağaoğlu ile roman; Aziz Nesin ve Sadun Aren ile demokrasi; Avni Arbaş ve Duran Karaca ile resim; Halit Çelenk ve Mehmet Ali Aybar ile insan hakları üzerine söyleşileri var. Söze Nereden Başlasam, araştırmacılığı yaşama biçimine dönüştürmüş bir gazetecinin, beslenme kaynaklarını iyi bilen bir aydının duyarlılığını yansıtıyor. "Türkiye'de yazarlar, gazeteciler evrensel kültür ile haşır neşir oldukça, okurlarına o ölçüde katkıda bulunacaklardır. Ama diyeceksiniz ki, kullan kafanı, dön köşeyi ahlakının köşe başlarını tuttuğu bu dünyada evrensel kültürün günlük siyasete etkisi ve kıymeti harbiyesi nedir? Yok yok, bunlar da aşılacak. Evrensel kültürün sanat ve düşün rüzgarları ile Türkiye er geç çağdaş uygarlığa demir atacak!" diyen, çağının en büyük suçuna ortak olmadığı, suskun kalmadığı için öldürülen Uğur Mumcu'nun bu yapıtını da geleceğe aktaracak olan okurlarıdır. Düşünceleri uğruna öldürülenlerin unutulmaması

Bu Düzen Böyle Mi Gidecek?

1970'lerdeki "mobilya yolsuzluğu"ndan sonra pek çok yolsuzluk dosyasını açan ve izleyen Uğur Mumcu, Yahya Demirel ile söyleşisini, "Bu düzen böyle mi gidecek, pireler filleri yutacak" diye noktalıyor. Yakın geçmişteki idam kararlarında karşıoyu olan Yargıç Nahit Saçlıoğlu ile hukuku; Ferruh Bozbeyli, Bülent Ecevit, Erdal İnönü, Aydın Güven G. Gürkan, Kemal Anadol, Abdullah Baştürk, İsmail Cem, Deniz Baykal, Necmettin Erbakan ve Kenan Evren ile politik yaşamı konuşuyor. Kitabı okuyunca, bunca yılda nelerin değişip nelerin değişmediğini görecek, ister istemez Bu Düzen Böyle mi Gidecek.. diyeceksiniz. Yeni bir yüzyıla girerken, bu sorunun yanıtını bulmamız gerekiyor artık. Çağının en büyük suçuna ortak olmadığı, suskun kalmadığı için öldürülen Uğur Mumcu'nun bu yapıtını da geleceğe aktaracak olan okurlarıdır. Düşünceleri uğruna öldürülenlerin unutulmaması dileğiyle...

Bomba Davası Ve İlaç Dosyası

Bu kitap, Uğur Mumcu'nun iki ayrı dizi yazısından oluşturuldu. İlki, "Marksist ve Leninist bir düzen oluşturmak amacıyla askeri ihtilal yapmak için, soygun ve bombalı saldırılar düzenlemek" savıyla açılan Bomba Davası. Mumcu, "... yeniden bir askeri müdahale ile karşılaşmak istemiyorsak, şu son otuz beş yılın ihtilallerini ve ihtilal girişimlerini, nedenleri, sonuçları ve bütün ayrıntılarıyla bilmek zorundayız" diyerek, 12 Martın anlaşılabilmesi için bu Bomba Davasının irdelenmesini istiyor. Yarbay Talat Turhan'ın, General Celil Gürkan'ın ve pek çok subayın gözleri bağlı olarak sorgulandıkları Ziverbey Köşkünü, işkenceci sorgucuların kontrgerilla örgütüyle bağlantılarını, 1961 İhtilal Protokolünden 9 Mart girişimine dek uzanan cuntalar savaşını gözler önüne seriyor.

Yapıtta yer alan İlaç Dosyası'nda ise Türkiye'de ilaç endütrisinin tarihsel gelişiminin yanı sıra, ilaç sanayicileri, akademik çevreler ve devlet yetkilileri ile görüşerek sorulara yanıt arayan Mumcu, 80'li yılların ilaç sektörünü masaya yatırıyor.

Bu iki dosyayla birlikte Mumcu'nun her satırını kitaplaştırmış olduk. Bu dosyaların yayımlanmasından bu yana, ellbette bazı şeyler değişti, yazık ki Mumcu'nun araştırdığı konular pek değişmedi, salt oyunlar, kişiler ve kurumlar değişti. Bu nedenle Mumcu'dan bize kalan dosyalar belge olma niteliğini, önemini korumaktadır.

Sakıncasız

...Güncel olay, basındır. Basının holdingler elinde aldığı yeni biçim ve özüdür. Günel olay, her gün çevremizde gördüğümüz döneklerdir. Siyasal olay, "alaturka burjuvazi" üreten siyasal liberalizmden yoksun bir ekonomik modelin içler acısı görüntüsüdür.
"Sakıncasız" oyununun bir sakıncası vardı; bu da oyunda sergilenen Güven İnan kişiliğinin birçok gizli ya da açık döneğin iç dünyasında yarattığı kaçınılmaz tedirginliklerdi.
Oyunu niçin mi yazdım?
Döneklerin bilinç altındaki bir takım inançlara fener alayları düzenleyip, holding basınını bu curcuna içinde tanıtmak için...
Boşa zahmet ettiğimi hiç sanmıyorum!

Eğilmeden Bükülmeden

... Bir kalem susar, yerini bir başkası alır. Bu kalemler tükenmez. Ne kelepçeler ne demir kapılar, ne iddianameler ve ne de beş yıldan yirmi yıla uzanan hapis cezaları, bu kalemleri korkutamadı, bundan sonra da korkutamaz.
Kalemler vardır, sömürünün, vurgunun zırhıdır. Kalemler vardır, özgürlüğün ve barışın silahıdır. Kalemler vardır, gençlerin ve barışın silahıdır. Kalemler vardır, yılmadan, usanmadan, eğilmeden, bükülmeden yazar...

Kürt Dosyası (1993)

"Terörü yalnızca iyi izlemek, gizli kalmış belgeleri günyüzüne çıkarmak ve parçaları bir araya getirmekle yetinmeyip, aynı zamanda bu olguya nasıl yaklaşılması gerektiğini de iyi saptamış olan Uğur Mumcu; elinizdeki tamamlanmamış çalışmasında da, bir kahraman olarak sunulan ve efsaneleştirilmek istenen Apo'nun geçmişine eğilerek, onun gerçek yüzünü ortaya seriyor."
Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!
Artıway  
 
Kullanıcı adı:
Şifre:
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol